EDEBÝ TÜRLER
Tür, edebiyat eserlerinin biçimlerine, konularýna ve teknik özelliklerine göre ayrýlmasýdýr. Bunlar iki ana grupta incelenir: Yazý Türleri ve Þiir Türleri.
YAZI TÜRLERÝ
Yazý türleri, cümleler halinde ortaya konan, sözlerin belli kalýplar içine (ölçü, kafiye, nazým þekli) sýkýþtýrýlmadýðý anlatým türleridir. Bunlarýn en önemlileri þunlardýr:
ROMAN
Olmuþ ya da olabilecek olaylarýn anlatýldýðý uzun yazýlardýr.
Roman belli bir olay etrafýnda geliþir ve olaylar ayrýntýlarýyla anlatýlýr. Çoðu zaman þahýs kadrosu geniþtir. Kiþiler ayrýntýlý olarak tanýtýlýr. Çevrenin tanýtýmýna özen gösterilir.
Temsil ettiði akýma göre romantik roman, realist roman, naturalist roman; konusuna göre aþk romaný, toplumsal roman, polisiye roman, macera romaný gibi isimler alýr.
Türk edebiyatýnda Tanzimat’tan sonra görülür. Ýlk örneði Þemseddin Sami’nin Taaþþuk-ý Talat ve Fýtnat adlý romanýdýr. Batý romaný ölçüsünde en baþarýlý romanlarý ise Halit Ziya Uþaklýgil yazmýþtýr. Namýk Kemal, Mehmet Rauf, Reþat Nuri, Yakup Kadri, Peyami Safa diðer ünlü romancýlarýmýzdýr.
HÝKAYE
Anlatýmý bakýmýndan romana benzeyen, ancak romandan daha kýsa bir yazý türüdür.
Hikayede olaylar genellikle yüzeyseldir. Kiþiler çoðu zaman hayatlarýnýn belli bir aný içinde anlatýlýr. Genellikle kiþilerin tek yönü üzerinde (çalýþkanlýk, titizlik, korkaklýk v.s) durulur. Bu da romanla ayný dönemlerde oluþmaya baþlamýþ ve özellikle Realizm döneminde önemli bir tür haline gelmiþtir.
Türk edebiyatýnda yine Tanzimat’la görülmeye baþlanan hikaye türünde Halit Ziya, Ömer Seyfettin, Memduh Þevket, Sait Faik önemli eserler vermiþlerdir.
MASAL
Halk dilinde anlatýlarak oluþan sözlü edebiyat ürünüdür. Bir yazar tarafýndan sonradan yazýya geçirilir.
Masallarda olaylar tamamen hayal ürünüdür. Yer ve zaman belli deðildir. Kahramanlar insan üstü nitelikler gösterir. Ýyiler hep iyi, kötüler hep kötüdür. Ýyiler ödüllendirilir, kötüler cezalandýrýlýr. Masallarda eðiticilik esastýr. Çoðu kez evrensel konular iþlenir. Dünya edebiyatýnda Kelile ve Dimne, Binbir Gece Masallarý ünlüdür. Türk edebiyatýnda Keloðlan en tanýnmýþ masal kahramanýdýr. Eflatun Cem Güney masallarýmýzý derlemiþ ve bir kitap halinde yayýmlamýþtýr.
DENEME
Yazarýn herhangi bir konudaki görüþlerini, kesin kurallara varmadan, kanýtlamaya kalkmadan, okuyucuyu inanmaya zorlamadan anlattýðý yazý türüdür.
Deneme yazarý görüþlerini aktarýrken samimi bir dil kullanýr. Kendi içiyle konuþuyormuþ gibi bir hava içindedir.
Deneme her konuda yazýlabilir. Ancak daha çok tercih edilen konu her devrin, her ulusun insanýný ilgilendiren, kalýcý, evrensel konulardýr.
Ele alýnan konu çoðu zaman derinleþtirilerek anlatýlýr.
Denemenin ilk örneklerini Fransýz yazar Montaigne vermiþtir. Daha sonra Ýngiliz yazar Bacon türü geliþtirmiþtir.
Edebiyatýmýzda Cumhuriyet’ten sonra görülmeye baþlanan bu türde Nurullah Ataç, Suut Kemal Yetkin, Sebahattin Eyüboðlu, Ahmet Haþim güzel örnekler vermiþlerdir.
FIKRA
Yazarýn gündelik olaylarý özel bir görüþle, güzel bir üslupla, hiç kanýtlama gereði duymadan yazdýðý kýsa günübirlik yazýlardýr. Bu tür yazýlarý nükteli hikayecikler biçimindeki Nasrettin Hoca fýkralarýyla karýþtýrmayalým.
Fýkra, bir gazete yazý türüdür. Gazetenin belli bir köþesinde genel bir baþlýkla yazýlan fýkralarda mesele kýsaca incelenir ve mutlaka bir sonuca varýlýr. Daha çok alaylý bir dille, bazen eleþtiri bazen sohbet tarzýnda yazýlýr. Okuyucuyla sohbet ediyormuþ gibi bir hava hakimdir yazýlarda.
Edebiyatýmýzda özellikle Ahmet Rasim fýkralarýyla tanýnýr. Daha sonra Ahmet Haþim, Refik Halit, Peyami Safa sayýlabilir.
MAKALE
Yazarýn herhangi bir konudaki görüþlerini, belli kanýtlar, belgeler, inandýrýcý veriler kullanarak kanýtlamaya çalýþtýðý ve böylece okuyucuyu bilgilendirmeyi amaçladýðý yazý türüdür. Makalede temel unsur düþüncedir.
Makale, gazete ile birlikte ortaya çýkmýþ bir gazete yazý türüdür. Bizde de ilk özel gazete olan Tercüman-ý Ahval gazetesinin çýkmasýyla görülür. Ýlk makale de ayný gazetede Þinasi tarafýndan yazýlmýþtýr.
Makalede amaç bilgi aktarmak ya da görüþlerine okuyucuyu inandýrmak olduðundan açýk, anlaþýlýr, ciddi bir dil kullanýlýr. Seçilen konuya göre uzun da olabilir kýsa da.
Makale her konuda yazýlabilir. Bu konu günlük olabileceði gibi, felsefi, bilimsel, sanatsal da olabilir. Ama edebi makale elbette sanatla ilgili olanýdýr.
Edebiyatýmýzda Tanzimat döneminden beri görülen makale türünde Namýk Kemal, Hüseyin Cahit, Ziya Gökalp, Peyami Safa, Falih Rýfký Atay, Halit Fahri Ozansoy, Yaþar Nabi ünlü birkaç isimdir.
ELEÞTÝRÝ
Bir sanatçýnýn, bir sanat eserinin iyi ve kötü yanlarýný ortaya koyarak onun gerçek deðerini belirleyen yazýlardýr. Eleþtiri yazarý - yani eleþtirmen - eser hakkýnda okuyucuyu bilgilendirir; hem eserin yazarýna hem okura yol gösterir.
Ýki tür eleþtiri vardýr: Ýzleminsel eleþtiri ve Nesnel eleþtiri.
Ýzlenimsel eleþtiri, Anatole France’in ilkelerini belirlediði ve eleþtirmenin bir eseri kendi zevk ölçülerini göz önüne alarak incelediði eleþtiri türüdür. Bu tür eleþtirilerde öznel yargýlar çok olacaðýndan günümüzde bu tür pek raðbet görmez.
Nesnel eleþtiride ise her eserin deðerlendirilmesinde kullanýlabilecek belli ölçütler vardýr. Eleþtirmen mümkün olduðunca kiþisel yargýlarda bulunmaktan kaçýnýr. Bilimsel araþtýrmalardan yararlanarak, eseri ister beðensin ister beðenmesin, tarafsýz bir gözle onun deðerini ortaya koyar.
Avrupa’da Boielau, Saint Beuve, Taine, France eleþtirileriyle tanýnýr.
Edebiyatýmýzda Hüseyin Cahit, Cenap Þehabettin, Ali Canip, Yakup Kadri, Nurullah Ataç, Mehmet Kaplan, Cemil Meriç, eleþtiri alanýnda yazýlar yazan ünlü birkaç isimdir.
GEZÝ YAZISI
Gezilip görülen yerler hakkýnda yazýlan yazýlardýr. Kiþi gezi esnasýnda birçok yer görür, birçok insanla tanýþýr; bunlarý hafýzada tutmak güç olacaðýndan gezi esnasýnda not alýnýr ve gezi yazýlarýnda bunlar hikaye edilir.
Gezi yazýsýnda yazar daima gezdiði yerleri anlatmalý, uydurma, yanlýþ bilgiler vermemelidir. Gördüklerini okuyucunun daha iyi algýlamasý için, karþýlaþtýrma yapar. Okur sanki o yerleri yazarla birlikte gezer gibi olur.
Eski edebiyatýmýzda gezi yazýsýna “seyahatname” denirdi. Bu alanda Evliya Çelebi’nin “Seyahatnamesi” ünlüdür.
Ancak asýl gezi yazarlarý Avrupa’ya açýlma döneminde görülmeye baþlanmýþ, gidilen Avrupa þehirleriyle ilgili yazýlar yazýlmýþtýr. Namýk Kemal, Ziya Paþa bunlarýn baþýnda gelir.
Gezi yazýlarýný kitaplaþtýran yazarlarýmýz da vardýr. Ahmet Mithat Efendi, Avrupa’da bir Cevelan; Cenap Þehabettin, Hac Yolunda, Avrupa Mektuplarý; Ahmet Haþim, Frankfurt Seyahatnamesi; Reþat Nuri, Anadolu Notlarý; Falih Rýfký, Denizaþýrý, Zeytindaðý, Taymis kýyýlarý bunlardan bazýlarýdýr.
ANI
Bir yazarýn kendisinin yaþadýðý ya da tanýk olduðu olaylarý sanat deðeri taþýyan bir üslupla anlattýðý yazýlardýr. Yazarýn kendini okura açtýðý bir tür olduðundan içtendir ve bu yönüyle çok tutulur.
Anýlar belli bir dönemin yorumlandýðý yazýlar olduðundan tarihi bir belge özelliði de gösterir. Ancak bu, bilimsel olamaz; çünkü yazarýn olaylara kiþisel bakýþý söz konusudur.
Üslup yönüyle gezi yazýsýna benzerse de, yazarýn dýþ dünyadan çok kendinden söz etmesi anýyý belli eder. Zaten eski edebiyatýmýzda aný, gezi yazýsý hatta tarih iç içedir.
Özellikle Tanzimat’la baþlayan aný türündeki yazýlar Cumhuriyet döneminde önemli bir tür olmuþtur. Anýlarýný kitaplaþtýran yazarlarýmýz da vardýr. Namýk Kemal, Magosa Mektuplarý; Ziya Paþa, Defter-i Amal; Ahmet Rasim, Þehir Mektuplarý; Halit Ziya, Kýrk Yýl, Saray ve Ötesi; Hüseyin Cahit, Edebi Hatýralar; Falih Rýfký, Çankaya adlý eserlerinde anýlarýný anlatmýþlardýr.
BÝYOGRAFÝ
Bir kiþinin hayatýnýn anlatýldýðý yazýlardýr. Bunlarda amaç o kiþiyi tüm yönleriyle (hayatý, eserleri, kiþiliði, görüþleri vs.) tanýtmaktýr.
Biyografi açýk, sade bir dille, anlatýlan kiþinin devrini, çevresini dikkate alarak yazýlýr.
Divan edebiyatýnda þairleri anlatan bu tür eserlere “Tezkire” denirdi. Türk edebiyatýnda bunun ilk örneðini Ali Þir Nevai vermiþtir.
Yazar eðer kendi hayatýný anlatmýþsa yazýya otobiyografi denir. Çoðu zaman bunlarda sanatçý kendiyle beraber aile büyüklerinden çevreden, aile içi durumlarýndan da söz eder.
Otobiyografiler üslup yönüyle anýya benzer; ancak aný otobiyografi içinde bir bölüm sayýlabilir. Yani otobiyografi daha uzun bir dönemi içine alýr.
MEKTUP
Genel anlamda kiþinin bir haberi, olayý, arzuyu bir baþkasýna anlattýðý yazýlardýr. Özel mektup, iþ mektubu, edebi mektup türleri vardýr. Bunlar içinde bizi edebi mektup ilgilendiriyor.
Bu tür mektuplar açýk olarak bir gazetede ya da dergide yayýmlanýr. Yazar birine hitaben herhangi bir konudaki görüþlerini, duygularýný anlatýr. Ancak asýl amacý bunlarý herkese duyurmaktýr.
Mektup, Divan edebiyatýnda da kullanýlmýþtýr. Fuzûli’nin “Þikayetname” adlý eseri bu türdendir. Tanzimat’tan sonra ise gazetelerde yayýmlanan birçok açýk mektup görülür.
Bazý yazarlar mektuplardan oluþan romanlar da yazmýþlardýr. Halide Edip’in “Handan” romaný bunlardan biridir.
SOHBET
Bir konunun fazla derinleþtirilmeden, biriyle konuþuyormuþ gibi anlatýldýðý fikir yazýlarýdýr. Sohbet yazýlarýnda herkesi ilgilendirecek konular seçilir. Cümleler çoðu zaman konuþmadaki gibi devriktir. Yazar sorulu cevaplý cümlelerle, konuþuyormuþ hissi verir.
Üslup olarak fýkraya benzerse de gazete yazý türü olmamasý, az sözle çok þey anlatmayý amaçlamamasý, dýþa dönük olmasý onu fýkradan ayýrýr.
Edebiyatýmýzda Ahmet Rasim, Þevket Rado sohbet türüne özel bir önem vermiþlerdir.
GÜNLÜK
Ne gün yazýldýðýný belirtmek için tarih atýlan, çoðu zaman her günün sonunda o gün olup bitenin, sýcaðý sýcaðýna anlatýldýðý, olaylarla ilgili yorumlar, deðerlendirmeler yapýldýðý yazýlardýr bunlar.
Her gün yazýldýðý için kýsa olan bu yazýlar, yazarýnýn hayatýndan izler verdiðinden içten ve sevecendir.
Oktay Akbal, Suut Kemal Yetkin, Seyit Kemal Karaalioðlu’nun günlükleri kitap halinde yayýmlanmýþtýr.
ÞÝÝR TÜRLERÝ
Her þiirin belli bir konusu, üslubu vardýr. Kimi aþk, ayrýlýk konusunu iþler, kimi okura bir bilgiyi özlü bir þekilde verir. Kimi birini eleþtirir vs. Ýþte þiirlerin bunlara göre sýnýflandýrýlmasý þiir türlerini ortaya koyar. Bunlar Yunanca’daki adlarýyla adlandýrýlýr: Lirik, Epik, Didaktik, Pastoral, Satirik, Dramatik. Tanzimat’tan sonra oluþan bu adlandýrmadan önce Türk þiiri, nazým þekillerine göre sýnýflandýrýlýrdý: Gazel, Kaside, Þarký, Koþma, Destan, Varsaðý vs.
Þimdi þiir türlerini açýklayalým.
LİRİK
Aþk, ayrýlýk, hasret, özlem konularýný iþleyen duygusal þiirlerdir. Okurun duygularýna, kalbine seslenir. Eskiden Yunanlýlarda “lir” denen sazlarla söylendiðinden bu adý almýþtýr. Tanzimat döneminde de bir saz adý olan “rebab” dan dolayý bu tür þiirlere rebabi denmiþtir. Divan edebiyatýnda gazel, þarký; Halk edebiyatýnda güzelleme türündeki koþma, semai lirik þiire girer.
EPİK
Destansý özellikler gösteren þiirlerdir. Kahramanlýk, savaþ, yiðitlik, konularý iþlenir. Okuyanda coþku, yiðitlik duygusu, savaþma arzusu uyandýrýr. Daha çok, uzun olarak söylenir. Divan edebiyatýnda kasideler, Halk edebiyatýnda koçaklama, destan, varsaðý türleri de epik özellik gösterir. Tarihimizde birçok þanlý zaferler yaþadýðýmýzdan, epik þiir yönüyle bir hayli zengin bir edebiyatýmýz vardýr.
DİDAKTİK
Bir düþünceyi, bir bilgiyi aktarmak amacýyla yazýlan þiirlerdir. Bunlar okurun aklýna seslenir. Duygu yönü az olduðundan kuru bir anlatýmý vardýr. Kafiye ve ölçülerinden dolayý akýlda kolay kaldýðýndan, bilgiler bu yolla verilir. Manzum hikayeler, fabller hep didaktik özellik gösterir.
PASTORAL
Doða güzelliklerini , çobanlarýn doðadaki yaþayýþlarýný anlatan þiirlerdir. Doðaya karþý bir sevgi bir imrenme söz konusudur bunlarda. Eðer þair doða karþýsýndaki duygulanmasýný anlatýyorsa “idil”, bir çobanla karþýlýklý konuþuyormuþ gibi anlatýrsa eglog adýný alýr.
SATİRİK
Eleþtirici bir anlatýmý olan þiirlerdir. Bir kiþi, olay, durum iðneleyici sözlerle, alaylý ifadelerle eleþtirilir. Bunlarda didaktik özellikler de görüldüðünden, didaktik þiir içinde de incelenebilir. Ancak açýk bir eleþtiri olduðundan ayrý bir sýnýfa alýnmasý daha doðrudur. Bu tür þiirlere Divan edebiyatýnda hiciv, Halk edebiyatýnda taþlama yeni edebiyatýmýzda ise yergi adý verilir.
DRAMATİK
Tiyatroda kullanýlan bir þiir türüdür.Eski Yunan edebiyatýnda oyuncularýn sahnede söyleyecekleri sözler þiir haline getirilir ve onlara ezberletilirdi. Bu durum dram tiyatro türünün (19.yy) çýkýþýna kadar sürer. Bundan sonra tiyatro metinleri düzyazýyla yazýlmaya baþlanýr.
Dramatik þiir harekete çevrilebilen þiir türüdür. Baþlangýçta trajedi ve komedi olmak üzere iki tür olan bu þiir türü dramýn eklenmesiyle üç türe çýkmýþtýr.
Bizde dramatik þiir türüne örnek verilmemiþtir. Çünkü bizim Batý’ya açýldýðýmýz dönemde (Tanzimat) Batý’da da bu tür þiirler yazýlmýyordu; nesir kullanýlýyordu tiyatroda. Bizim tiyatrocularýmýz da tiyatro eserlerini bundan dolayý nesirle yazmýþlardýr. Ancak nadirde olsa nazýmla tiyatro yazan da olmuþtur. Abdülhak Hamit Tarhan gibi...
Þimdi bunlarý ayrý ayrý görelim.
TRAJEDÝ
Seyircide korku ve acýma hislerini uyandýrarak onu kötü duygularýndan arýndýrmayý amaçlayan tiyatro türüdür. Sýký kurallarý vardýr. Özelliklerinden bazýlarýný þöyle sýralayabiliriz.
Konusunu seçkin kimselerin hayatýndan ya da mitolojiden yani tanrýlar arasýndaki iliþkilerden seçer.
Kahramanlarý tanrýlar ya da soylu kimselerdir. Ýnsan müsveddesi sayýlan sýradan insanlara yer verilmez.
Ýþlenmiþ, kusursuz bir üslubu vardýr; kaba sayýlan sözlere yer verilmez.
Çirkin olaylar (cinayet, kavga vs.) seyircinin gözü önünde gerçekleþtirilmez.
Üç birlik kuralýna uyar. Bu, yer, zaman ve olay birliðidir. Yani oyun hep ayný yerde ayný dekorla oynanmalý, olay bir günlük zaman dilimi içinde geçecek izlenimi vermeli, (Bu yüzden oyun olayýn sonundan seçilir; önceki olaylar koro tarafýndan anlatýlýrdý.) ayný ana olay etrafýnda geçmelidir.
En ünlü trajedi yazarlarý; Eski Yunan’da Aiskhylos, Eurupides, Sophokles; Klasik Fransýz edebiyatýnda Corneille ve Racine’dir.
KOMEDÝ
Ýnsanlarý güldürerek eðitmeyi amaçlayan tiyatro türüdür. Her gülünç þeyin altýnda ders alýnacak acý bir gerçeðin olduðuna inanýlýr. Özelliklerini þöyle sýralayabiliriz.
Konusunu günlük hayattan, sosyal olaylardan seçer.
Kahramanlarý sýradan insanlar, eðitim görmemiþ ya da sonradan görme kiþilerdir.
Üslupta kusursuzluk aranmaz, kaba sayýlan hatta küfürlü sözlere yer verilir.
Çirkin, kaba olaylar seyircinin gözü önünde iþlenir.
Üç birlik kuralýna uyar.
İnsan karakterinin gülünç ve eksik yanlarýný anlatanlara karakter komedyasý, toplumun gülünçlüklerini anlatanlara töre komedyasý, olaylarýn merak uyandýracak þekilde iþlendiði eserlere entrika komedyasý adý verilir.
Komedi türü 17. yüzyýldan sonra düzyazýyla yazýlmaya baþlanmýþtýr.
En ünlü komedi yazarlarý eski Yunan’da Aristophanes, Klasik Fransýz edebiyatýnda Moliére’dir.
DRAM
19. yüzyýlda trajedinin sýký kurallarýný yýkmak amacýyla meydana getirilen tiyatro türüdür. Özelliklerini þöyle sýralayabiliriz.
Konusunu günlük hayattan ya da tarihin herhangi bir devrinden seçebilir.
Hem acıklı hem komik olaylar ayný oyunda iç içe bulunur.
Kahramanlar hem soylulardan hem sýradan insanlar arasýndan seçilir.
Üç birlik kuralýna uymak zorunda deðildir.
Her tür olay seyircinin karþýsýnda gerçekleþtirilebilir.
Þiir, düzyazý karýþýk halde bulunur.
En ünlü dram yazarlarý: Ýngiliz yazar Shakespeare dramýn ilk ürünlerini vermiþtir. Ancak bu türün özelliklerini Victor Hugo belirlemiþtir. Schiller, Geothe diðer ünlü dram yazarlarýdýr.
Türk edebiyatýnda batýlý anlamda sahne tiyatrosu Tanzimat’tan sonra görülür. Bundan önce Halk arasýnda yüzyýllar boyu sürmüþ seyirlik oyunlar vardý. Ortaoyunu, meddah, Karagöz ile Hacivat bunlarýn baþlýcalarýdýr. Bunlarýn özelliklerini ileride anlatacaðýz.